DAHA KALİTELİ HİZMET İÇİN ÜYE OLUNUZ

Join the forum, it's quick and easy

DAHA KALİTELİ HİZMET İÇİN ÜYE OLUNUZ

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

En son konular

» Balıkçının ağına füze takıldı!
Korkunç Hikayeler EmptyCuma Haz. 12, 2009 4:49 pm tarafından cryptkeer

» Rusya'da görülmemiş ceza
Korkunç Hikayeler EmptyCuma Haz. 12, 2009 4:48 pm tarafından cryptkeer

» Gökten kurbağa yağdı!
Korkunç Hikayeler EmptyCuma Haz. 12, 2009 4:46 pm tarafından cryptkeer

» Hermes-Hermes Kimdir?-Hermes Hakkında
Korkunç Hikayeler EmptyPtsi Mayıs 25, 2009 10:19 am tarafından ѕωσσѕн

» Dünyanın En Büyük Dilli Adamı !!!
Korkunç Hikayeler EmptyPtsi Mayıs 11, 2009 7:20 pm tarafından ѕωσσѕн

» Böle Şaka mı Olur Yaa !? ( Kızda Taş Gibi Maşallah )
Korkunç Hikayeler EmptyPtsi Mayıs 11, 2009 7:14 pm tarafından ѕωσσѕн

» En Ölümcül 10 Hayvan !!!
Korkunç Hikayeler EmptyPtsi Mayıs 11, 2009 7:09 pm tarafından ѕωσσѕн

» Mezarlıktaki Ceket !!!
Korkunç Hikayeler EmptyPtsi Mayıs 11, 2009 7:07 pm tarafından ѕωσσѕн

» Annesi Hayal Görmüyordu !!!
Korkunç Hikayeler EmptyPtsi Mayıs 11, 2009 7:06 pm tarafından ѕωσσѕн

Giriş yap

Şifremi unuttum


    Korkunç Hikayeler

    ѕωσσѕн
    ѕωσσѕн
    Administrator
    Administrator


    Korkunç Hikayeler Empty Korkunç Hikayeler

    Mesaj tarafından ѕωσσѕн Ptsi Mayıs 11, 2009 7:02 pm

    Şu an 17 yaşındayım ve olay bundan 3-4 sene evvel yaşanmıştır. O yaz en büyük zevkimiz arkadaşlarla gece aşağı inmek idi ve hemen hemen indiğimiz her gece birbirimize korku hikayeleri anlatırdık. Anlattığımız hikayeler genelde kendi hayal ürünümüz olurdu fakat anlatırken sanki yaşamış gibi anlatırdık ve kendi uydurduğumuz hikayeye o ortamın verdiği gerilimle kendimiz de inanır ve korkardık. İçimizde en çok hikaye anlatan Nedim diye bir arkadaşımız idi. Nedim yaşça bizden büyüktü ve bizi korkutmayı iyi başarıyordu açıkçası. Yine böyle bir gecede Nedim bize çok ilginç bir hikaye anlattı. Hikayeye göre bazı insanlar sebepsiz yere içlerinden gelen bir ateşle küle dönüşecek kadar yanıyorlarmış. Bu yanma o kadar çabuk gerçekleşiyomuşki, kendisini kurtarmaya zamanı olmuyormuş kurbanın. Ayrıca bu olay kurban yalnızken gerçekleşiyormuş, yani görgü tanığı olmuyormuş hiçbir zaman. Bu anlattığı hikaye ilginç olduğu kadar inandırıcı gelmemişti çoğumuza. Fakat Nedim evinden getirdiği ansiklopedi de yazılanları bize gösterince tüylerimiz diken diken olmuştu hepimizin. Bu olaylar gerçek yaşanmış olaylar olarak anlatılıyordu ansiklopedide kanıtları ile. O gece eve koşar adımlarla çıktım ve bütün gece gözlerime uyku girmedi. Ertesi gün ise belki hepimiz için hayatımızın en korkunç günü olmuştu. Gelen habere göre Nedim bir sokak arasında ölü bulunmuştu ve işin ilginç yanı Nedim'in gömüldüğü mezarlıkta 1 hafta sonra yangın çıkmıştı ve bütün mezarlar yok olmuştu. İnanmayan arkadaşlar eski gazeteleri karıştırabilirler. Tarih: 3 Eylül 1997, Mersin mezarlığı orman tarafında onlarca mezar yanmıştır.


    --------------------------------------------------------------------------------


    Bir askerin dramı

    Görevli bir mutemet astsubay bankaya gidip taburdaki askerlerin maaşlarını çekmiş. biliyosunuz, askerlere ödenen rakamlar çok düşüktür ama bunlar bir araya gelince hayli yüklü bir meblağ olur. adam bankadan çıktıktan sonra evi yolunun üzerinde olduğundan şoförüne eve uğrayacağını söylemiş. niyeti rahat rahat bi tuvalete girmekmiş adamcağızın.
    Eve geldiğinde karısının küçük oğluyla banyoda olduğunu görmüş. büyük oğlu da oturma odasında legolarla oynuyomuş. astsubay para çantasını oğlunun yanında bırakıp tuvalete girmiş. ancak geri döndüğünde zavallı adam inanılmaz bir manzarayla karşılaşmış. oğlan çantadaki deste deste paraları cayır cayır yanan sobaya atıyomuş. babasını görünce de sırıtmaya başlamış yaptığının ne menem birşey olduğundan habersiz yumurcak. astsubay hemen çocuğun elinden hızla çekmiş bond çantayı. ama çanta neredeyse boşalmışmış. yaşadığı şokla oğluna hızlı bir tokat aşketmiş astsubay. tokadın şiddetiyle savrulan çocuğun kafası sobanın kenarına çarpmış ve oracıkta ruhunu teslim etmiş. yaptığından bin pişman astsubay küçük oğlunun kalbini dinleyip de atmadığını görünce çılgına dönmüş. o an kemerinden beylik tabancasını çıkarıp bir saniye bile duraklamadan kurşunu kafasına sıkmış.

    Silah sesini duyan karısı koşarak odaya gelmiş. zavallı kadın oğlunun ve kocasının yerde kanlar içinde yattığını görmüş ve ne yaptığını bilmeden bağırıp-çağırmaya başlamış. o sırada banyoda yıkadığı küçük oğlu gelmiş aklına. hızla banyoya koşmuş ama maalesef oğlunun, küvetin içindeki, suya yüzükoyun paralel vaziyette cesediyle karşılaşmış. birkaç dakika içinde yaşadığı bu zincirleme felaket sonucunda aklını kaçırmış kadın ve hayatının geri kalan bölümünü akıl hastanesinde geçirmiş.


    --------------------------------------------------------------------------------


    Şehitler Ölmez

    Olay 1974 yılında yapılan Kıbrıs Harekatı'nda yaşanmış. Savaş sırasında bir gün, bizim askerlerden birinin yanına bir başka Mehmetçik gelmiş. Biraz hoşbeşten sonra, ailesine ulaştırması için ona bir mektup vermiş. Bizimki, "Kardeşim savaştayız. Kimin ne olacağı belli değil ki. Belki sen gidersin de, ben kalırım" dese de diğer asker, sürekli, "Hayır sen gideceksin, ben kalacağım," diyormuş. Sonunda başa çıkamayınca razı olmuş. Mektubu ***üreceğine söz vermiş. Bir daha o askeri görmemiş. Bi süre sonra da olayı unutmuş.

    Savaştan yıllar sonra, askerlikle ilgili eşyalarını karıştırırken bir anda eline o mektup geçmiş. Verdiği sözü tutmamış olmanın rahatsızlığıyla hemen mektubun üzerindeki adrese doğru yola çıkmış. Giderken de, "Döndüyse kendisini görürüm, şehit olduysa ailesine başsağlığı dileyip mektubu veririm" diye aklından geçiriyormuş.

    Sonunda evi bulup kapıyı çalmış. Kapıyı açan yaşlı teyzeye, Kıbrıs'ta birlikte savaştıkları oğullarından bir mektup getirdiğini, kendisiyle görüşmek istediğini söylemiş. Kadın şaşkınlık içinde adamı içeri buyur edip kocasının yanına ***ürmüş. Yaşlı adam olayı dinledikten sonra, "İyi de evladım, bizim Kıbrıs'ta savaşan bir oğlumuz yok ki" demiş. Ardından da diğer odaya gitmiş ve elinde bi fotoğrafla geri dönmüş. Resmi bizimkine göstererek, "Sana mektubu veren bu muydu?" diye sormuş. Bizim Kıbrıs gazisinin gözleri parlamış: "Evet, işte bu askerdi. Ama Kıbrıs'ta savaşan oğlunuz yok demiştiniz." Anne çoktan gözyaşlarına boğulmuşmuş bile. Baba ise başını sallayıp üzüntülü bi sesle, "Evet bu bizim oğlumuz. Ancak Kıbrıs'ta değil, yıllar önce Kore'de şehit oldu" demiş


    --------------------------------------------------------------------------------


    17 yasindaydim ve annemin memleketi olan Giresun'daydik. Döndü abla o siralarda 22 yasinda falandi (annemin amcasinin kizi). O'nu her gece cinler döverdi ve üzerinde tasidigi kuran'i çikartmasi için baski yaparlardi. Birlikte yatiyorduk onlarda kaldigim zamanlarda ama sabahlari vücudunun her yerinde morluklar oluyordu bende ise hiçbirsey olmuyordu ve hiçbirsey hissetmiyordum... Bir gece Döndü, ablasi, ablasinin akrabasi Emine ve onun nisanlisi epey geç saate kadar oturduk. Döndü'nün annesi ise saat 11 gibi yatti uyudu baska odada. Biz hala sohbet ediyorduk. Saat gece 02.00 olmustu.. Ben cin çagirmayi önerdim. Bu onlara da cazip gelmis olacak ki kabul ettiler. KIKI adinda kibrit cinini hepiniz duymussunuzdur. Bir kutudan 4 tane kibrit çöpü aldik ve cin çagirdik dualarla. Bu islerden çok iyi anliyordu Döndü. Sorular soruyorduk kibritlerde saga sola hareketle bize cevap veriyordu. Ben yasiminda küçük olmasindan dolayi bayagi zirvalamaya baslamistim. Cin ile dalga geçiyordum. Yanimdakiler ise iyice korkmuslardi benim cine ileri geri konusmamdan! Beni sürekli sus diye uyariyorlardi. Neyse bir müddet sonra isik kendiliginden kapandi kalktim dügmesine bastim açtim, arkami döndüm ki tekrar çat!! diye dügmeden kapandi isik.. Bulundugumuz oda köy evi oldugundan mutfak ve oturma odasi bir kullanilan bir oda.. Mutfak dolabi zangir zangir titremeye ve tabaklar birer birer yere dökülmeye basladi.. Hepimiz korkudan sapsari olmustuk TV açik degildi birden TV açildi. O zamanlar sadece TRT 1 gösteriyordu köy yerinde. Bilmedigimiz yabanci kanallar fisek gibi açilip kapaniyordu.. Biz binbir dua okuyarak cini göndermeye çalisiyorduk. Artik yorulduk ve kibrit çöplerini masanin üzerine biraktik. Aman Allah'im cin gitmemisti, ve masanin üzerindeki kibrit çöpleri kendiliginden hareket ediyordu. Döndü'nün akrabasi olan kadin bayildi bayilacak. Saat 04.00 olmustu artik ve Döndü'nün akrabasi olan Eminenin nisnlisi eve gidecekti. Köy yerlerini bilirsiniz acayip sessiz ve ürkütücü olurlar. Evine gidecegi yol da ormanin içinden geçen ve derenin oldugu bir yer. Neyse bu çikti gitti ve biz cini göndermek için ugrasmaya devam ettik.. Tabi ki basaramadik öyle kizdirmisim ki onu her yeri darmadagin etti diyebilirim... Ve isin ilginç yani yan odada yatan yengemin çit bile duymamis olmasiydi.. Sabah ezani okunurken hepimiz korkudan ve uykusuzluktan uyuyakalmisiz.. Yengemin sesiyle uyandik, ORTALIGIN HALI NE BÖYLE diye soruyordu. Ona anlattik o da ürperdi ve kizdi bize.. Emine'nin nisanlisi da ertesi günü geldi ve gece eve gittigi yolda onu taslamisti cinler, bu taslar pek bir yerine isabet etmemissse de omuzuna ve alnina çarpmis ve oldukça morarmisti.. Ayni gece ben ananemin evine gittim yatmaya ve o gece Döndü ablami da çok sikistirmislar ve acaip dövmüs cinler. Kiz günlerce vücudu ve yüzü morluklar içerisinde gezmek zorunda kaldi... Komsumuz olan bir hocaya olanlari anlattik! Hoca bile dehsete kapildi ve cinin beni yasim küçük oldugu için affettigini yoksa yetiskin bir insanin cinle o sekilde dalga geçse çarpilacagini, agzinin burnunun ters dönecegini söyledi...


    --------------------------------------------------------------------------------


    Balikesir'deki bi kiz lisesinde yatakhanenin birinde, kizlari gece uyku tutmayinca birbirlerine hikayeler anlatmaya baslamislar. Bunlarin çogu da okullarina ait korkunç olaylarmis. Güya seytan çok eski zamanlarda burada yasayan bir ailenin fertlerine dadanmis ve onlarin ruhlarina giriyomus. Inanisa göre seytanin ayaklari terstir ya, o insana da seytan girince dogal olarak ayaklari ters dönüyormus.

    Aradan bi kaç saat geçmis. Gruptakilerin uykusu gelince herkes yatagina gitmis. Kizlardan biri accayip sikismis. Tuvalete gidecek ama anlatilanlardan epey bi korktugu için gidemiyomus. Alt ranzada yatan arkadasini dürtüp uyandirmis. Diger kiz da bu hikayelerden en çok etkileneniymis. Zaten zar zor uyudugundan hiç kalkmak istememis. Ancak arkadasi israr edince onunla tuvalete gitmek zorunda kalmis. Arkadasi tuvalete girince o da kapinin önünde beklemeye baslamis.

    Diger kiz tuvaletten çiktiginda bi tuhaf bakiyomus. Bizimki anlatilanlarin etkisiyle de olsa gerek direkt kizin ayaklarina bakmis. Bi de ne görsün! Arkadasinin ayaklari ters dönmüs. Parmaklari arka tarafa bakiyomus. Kizcagiz çiglik çiglik kaçmaya baslamis. Kosarken de ara sira arkasina bakiyomus. Tam bu sirada koridorda belletmen ögretmenle çarpismis. Kiz nefes nefese basina gelenleri anlatmis. Sonunda, "Hocam inanamiyorum, ayaklari resmen ters dönmüstü" demis. Ögretmen, "Benimkiler gibi mi yani?" diyerek ayaklarini göstermis. Kiz kafasini asagi indirince belletmenin ayaklarinin da 180 derece arkaya baktigini görmüs. Napsin kizcagiz, bu manzarayla beraber oracikta aklini yitirmis


    --------------------------------------------------------------------------------


    Babaannemin anlattigina göre bizim köyde iki adam iddaaya tutusmus.Biri digerine "Sen gece yarisi mezarligin içinden geçemezsin" demis.Digeri de "geçerim ne olacak"demis.Adam "O zaman gece yarisi ikimiz birlikte gidelim sen eline bir biçak al mezarligin ortasinda ki bir mezara sapla gel.Sabaha bakariz beraber"demis.Gece olmus iki arkadas gitmis.Adam girmis mezarliga 1-2 saat geçmis adam gelmiyormus.
    Diger arkadasida korkmus.Köyden birkaç kisi çagirmis.Bir bakmislar adam yerde yatiyor.Ölmüs. Merak etmisler.Bide bakmislar adam biçagi kendi paltosuna saplamis.
    Yani arkadaslar adam mezarliga gitmis.Biçagi bilmeden kendi paltosuna da saplamis.Ve adam mezardan biri beni çekiyor diye kalp krizi geçirerek ölmüs.


    --------------------------------------------------------------------------------


    Bu olay, Marmara Üniversitesi Ingiliz Dili ve Edebiyati Bölümü’nü 1993 yilinda bitiren Dilek isimli bi kizin basindan geçmis. (Böyle anlatiliyo, soyadi yok) Dilek bi gün okuldan çikmis, durakta minibüs bekliyomus. Yalniz korkunç da yagmur yagiyomus bu arada. Kizin önüne bi araba yanasmis. Iyi giyimli, temiz yüzlü bi genç, Yanlis anlamayin ne olur. Ben de yakin zamana kadar ögrenciydim. Islanmayin, gelin ben sizi uygun bi yere kadar birakayim demis. Dilek kiz, basta biraz tereddüt etmis ama çocugun iyiniyetine inanmis ve arabaya binmis. Yolda sohbet filan etmisler. Hoslanmislar birbirlerinden. Çocuk, Lütfen izin verin sizi evinize birakayim. Bakin yagmur da iyice hizlandi demis, Dilek kabul etmis taabi. Sohbet iyice koyulasmis. Kizin evine gelmisler, bu arada telefon degis tokusu yapmayi da ihmal etmemisler. Dilek çok etkilenmis çocuktan. O hafta her telefon çaldiginda yüregi hop etmis, Ay benimki mi ariyo? diye telefona kosmus. Ama arayan olmamis maalesef. Dilek yüzünü kizartip çocugu aramaya karar vermis, Belki numarami kaybetmistir, n’olucak ki ben arasam deyip kandirmis kendini. Telefonu aglamakli bi kadin sesi açmis. Meger teyze, bizim çocugun annesiymis ve hiçkira hiçkira, oglunun trafik kazasinda öldügünü söylemis. Anlattiklarindan Dilek anlamis ki, çocuk onu biraktiktan 5 dakika sonra yapmis kazayi. Keske eve biraktirmasaydim. Benim bunun sorumlusu diyerek hemen kendini suçlamaya baslamis. Suçluluk duygusundan kurtulmak için teyzeden adresi almis, En azindan bassagligina gideyim bari diye düsünmüs. Ziyaret aglamakli ve de yasli geçmis. Ayrilma vakti geldiginde iyice havaya giren kiz, Bana oglunuzdan bi hatira verir misiniz? Onu gerçekten çok sevmistim demis. Bunun üzerine anne içeriye gitmis, döndügünde elinde çocugun kaza günü üzerinde olan gömlek varmis. Üstelik de hala kanlar içindeymis gömlek. Dilek çok kötü olmus, gömlegin niye saklandigi ve niye ona verildigi anlamsizligina ragmen yine de kadini kiramayip almis kanli gömlegi. Ama eve gelir gelmez ilk isi gömlegi yikayip, ütülemek olmus. Bütün gece gömlege baka baka, zir zir aglamis. Sürekli de, Onu ben öldürdüm, onu ben öldürdüm diye tekrar ediyomus kendi kendine. Artik aglamaktan bitap düstügünde gömlegi yastiginin altina koymus ve yatmis. Sabah uyandiginda kendini daha iyi hissediyomus. Ama yastigi kaldirdiginda bi de görmüs ki gömlek yine kanlar içinde. Inanamamis bu duruma. Heralde dün o kafayla iyi yikayamadim diyerek yeniden yikamis gömlegi. Ama ertesi sabah da hiç bi degisiklik yokmus gömlekte, yine kanlar içindeymis..


    --------------------------------------------------------------------------------

      Forum Saati Paz Mayıs 19, 2024 8:38 am